Süleyman Demirel Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. ibrahim Eren, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü nedeniyle basın açıklaması düzenledi.
Alkol ve madde kullanımının şiddete yol açtığını, şiddetin ise bireylerin ruh sağlığına olumsuz etkisi olduğunu söyledi.
Çocukluk çağında maruz kalınan şiddetin tedavisinin daha güç olduğu belirten Eren; ''Şiddet davranışına maruz kalmak bireylerin ruh sağlığını bozar. Bireylerin benlik yapılarında ciddi etkilenmelere yol açar. Kaygı, korku, sinirlilik, güvensizlik, depresyon belirtileri başta olmak üzere birçok ruhsal belirtiye neden olur. Özellikle çocukluk çağında yaşanan şiddet çocuğun ruhsal gelişimini etkiler ve zaman içerisinde tedavisi güç sorunlar oluşturur.'' dedi.
Son yıllarda ülkemizde ve dünyada yaşanan toplumsal şiddet olaylarına değinen Prof. Dr. İbrahim Eren, şiddet davranışlarının ciddi şekilde ele alınması ve müdahale edilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.
Alkol ve madde kullanımını şiddet olaylarının merkezine tutarak sözlerine; ''Suç davranışlarının altında en sık görülen nedenlerden biri madde kullanımıdır. Madde kullanımı bireyleri davranışlarını yönlendirmesini önemli derecede etkilemektedir. Hem olayları ve kendilerini yorumlamalarını hem de yargılamalarını bozmaktadır. Kullanımı birçok davranış sorunlarına, ruhsal hastalık ve şikayetlere neden olmasının yanında şiddet davranışına, saldırganlığa da neden olmaktadır. Bu bozulma bazen akıl hastalığı düzeyinde olmaktadır. Madde kullanımı da dünyada ve ülkemizde gittikçe artmaktadır. Madde kullanımı ciddi sağlık ve sosyal sorunların nedenidir. Kullanılan maddenin tipi ne olursa olsun bu madde direk olarak beyni etkilemekte ve zaman içerisinde beynin işleyişini ve yapısını bozmaktadır. Madde kullanan bireylerde zaman içerinde değişik ruhsal şikayetler olmaktadır. Uykusuzluktan, depresyona, alınganlıktan sinirliliğe birçok ruhsal belirtiye neden olmaktadır. Bu belirtiler bazen akıl hastalığı belirtilerine neden olmaktadır. Madde kullanımı ruhsal sorunların yanında fiziksel sağlığı da etkilemektedir. Madde hepatit, karaciğer yetmezliği, kalp hastalıkları ve felç gibi hastalıklara neden olmaktadır. Sıklıkla gençlik yıllarında başlanan madde gençlerinin beyin yapılarını da etkileyerek beyin hasarına yol açmaktadır. Kişi madde kullanımını sırasında bağımlı olmadığını, istediği zaman bırakabileceğini söylese de zaman içerisinde madde kullanmadığı zaman krizlere neden olmaktadır. Kişi madde kullanımını kontrol edememekte madde kişinin beynini yönetmektedir.'' şeklinde devam etti.
Alkol ve madde kullanımının en büyük nedeni arkadaş etkisi olduğunu ve ailelerin çocuklarıyla yakın ilişkilerde olmaları gerektiğini dile getiren İbrahim Eren; Alkol ve madde kullanımının en sık nedeni arkadaş etkisidir. Ergenlik ve ilk gençlik yıllarında davranışlarda arkadaş etkisi çok yüksektir. Aileler çocukları ile yakın ilişkide olmalı, arkadaş ilişkileri ve sosyal ortamlarından haberdar olmalıdır. Ergenlik dönemi dürtüselliğin etkisinde, özerklik arayışının olduğu, riskli davranışların görülebildiği bir dönemdir. Bu dönemde ebeveyn denetimine ihtiyaç çoktur. İhmalkar, aşırı izin verici ve aşırı otoriter ebeveyn tutumları, zayıf aile içi bağlar, çatışma çözme ve sorumluluk verme becerilerinde düşüklük karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemde dünyayı değerlendirme ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinde yetersizlikler olması da madde kullanımına zemin hazırlamaktadır. Gençlere ideal eğitimi verilmeli, bir ideali olmayan, hedefi ve amacı olmayan bireylerde madde kullanımı daha sık olmaktadır. Madde kullanımının önemli nedenlerinden biri de çocukluk çağı travmaları, savaş ve göçtür. Son yıllarda yaşanan savaş, çatışma ve göç olayları bu ortamlarda yaşayan gençleri daha riskli hale getirmektedir. Madde kullanımına müdahale yapılmadığı takdirde daha ciddi toplumsal sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bu konuda toplum olarak topyekün bir mücadele gereklidir.'' dedi.