Bu makale, Francis Vyvyan Jago Arundell'in 1834 yılında, Isparta'da çizdiği bir gravüre hakkında son derece önemli bilgiler sunuyor.

Isparta'da Tüfek Temizlerken Ağabeyini Vurdu Isparta'da Tüfek Temizlerken Ağabeyini Vurdu

Bundan tam 188 yıl önce 1832 yılında bir İngiliz gezgin bir at üzerinde Anadolu'yu geziyor ve Isparta'da aşağıdaki çizimde gördüğünüz belki eski bir handa veya eski bir konakta kalıyor. Sabahın erken saatlerinde bahçede büyük bir koşuşturmaca var. Tabi o yıllarda bu, bilindik bir Anadolu manzarası. Fakat bizim İngiliz gezgini; yani ismi ile Francis Vyvyan Jago Arundell'e ilginç gelmiş olmalı ki; 188 yıl önce Isparta'dan geçerken konakladığı bu eski ve ilginç yerin bahçesini içerisindeki bu renkli koşuşturmayı detaylıca çizip, seyahatnamesine eklemiş.

Tabi o yıllarda fotoğraf makinası yok. Gezginler gördükleri yerleri, kendilerine ilginç gelen şeyleri çiziyorlar. Seyahatnameler yazıp anlatıyorlar. İşte Arundell' de Anadolu'da gezdiği yerleri, gördüklerini yazarak ve çizerek anlatan bir gezgin.

Ben de bu bölümde Arundell'in 188 yıl önce Isparta'da eski bir hanın bahçesinde yaptığı bu çizimden bahsedeceğim. Birlikte 188 yıl öncesine, o zamanlar küçük ama önemli bir Anadolu kasabası olan Isparta'da bir hanın içerisinden meydana doğru uzakta eski Isparta'ya doğru bakacağız.

Sadece bu değil, bir de bu çizimin ilginç kahramanı bizlere 188 yıl öncesinden göz kırpan hatta adeta poz veren karizmatik adam; Kaptan Yakup'tan bahsedeceğim. Diğer yandan bu çizimin yer aldığı ve hatta bugün Türkçe olarak okuyabileceğimiz Arundell'in Anadolu seyahatnamesinden bahsedeceğim. Tabi konu 188 yıl öncesine ait bir Anadolu çizimi, yabancı bir gezgin ve seyahatnamesi. Bir de bu çizimin içinde bize ta 1832 yılından göz kırpan ilginç bir adam olunca konu biraz dağılabilir ama ben asıl konumuz olan bu Isparta gravüründen fazla uzaklaşmak istemiyorum.

Ben özellikle İstanbul haricinde, Anadolu'nun daha farklı ve biraz daha arkaplanında kalmış belki biraz gözardı edilmiş yerlerine ait seyahatnameleri ve o yerlere ait çizimleri ve gravürleri daha çok seviyorum.

İstanbul'a ait zaten oldukça fazla eski çizim ve gravür var ama mesela Isparta'ya ait çok az çizim var. İşte bu yüzden bu çizimler bana daha ilginç geliyor.

188 Yil Once IspartaBu gravür mesela; o kadar güzel bir gravür ki bize 188 yıl öncesinin Isparta'sını gösteriyor, düşünsenize. Tabi bu, birçoğumuz için pek birşey ifade etmeyebilir ama hem Anadolu Tarihi ile ilgilenenlerin hem de bu tarz tarihi içeriklerle ilgilenen arkadaşlar için ilginç olabilir. Aynı şekilde Isparta'yı çok seven, Isparta Tarihiyle ilgilenen insanlar eminim vardır.

Gravürümüz, Arundell'in 1832 yılına ait Batı Anadolu seyahatnamesinde yer alıyor. Arundell o sabah avludaki koşuşturmacanın sesleriyle uyanır. Hanın avlusunda birsürü süvari atlarını eyerlemekte, hazırlamaktadır. Çünkü Mısırlı İbrahim Paşa'nın askerleriyle savaşmışlar ve İstanbul'a doğru geri çekilirken Isparta'da konaklamışlar ve şans, Arundell'de o dönem Isparta'dan geçince ve yolları da bu şekilde Isparta'da kesişince Arundell sanki elinde bir fotoğraf makinası varmış gibi o sabahın görüntüsünü kağıda aktarmış.

Gravürün ismini de "Isparta ve Kaptan (Yüzbaşı) Yakup" olarak vermiş ve Arundell aslında bir Süvari Yüzbaşısı olan Yakup Bey'i Isparta çiziminin baş köşesine yerleştirmiş. Neden böyle olmuş? Arundell aslında hiç de ilgili olmadığı bir kişiyi bir askeri neden seyahatnamesindeki bir gravürün baş köşesine yerleştirmiş. Hatta seyahatnamesinde ona ciddi bir bölüm ayırmış onu da anlatacağım.

Gravürümüz kaptan Yakup'un ilk katmanını oluşturduğu 5 katmandan oluşuyor. İlk planda bizlere 188 yıl öncesinden karizmatik bir poz vererek göz kırpan Yüzbaşı Yakup var. Ellerini kavuşturmuş, ileriye bakıyor. 2. planda süvarilerin ve Arundell'in de kaldığı konak veya han var. hemen ardındaki 3. planı eyerlenen atların ve süvarilerin bulunduğu konağın bahçesi oluşturuyor. Gravürün en hareketli ve renkli kısmı. Çok arkalarda 4. planda Anadolu Selçukluları'ndan bu yana Anadolu'nun en önemli ticari noktalarından bir tanesi olan Isparta kasabası yer alıyor ve en arkaplanda çizimin 5. planında uzanan karlı dağlar var.

1834 Ispartasi

Ben bu siyah beyaz çizimi otomatik olarak renklendirdim ve ortaya gerçekten güzel bir Anadolu manzarası çıktı. Gravür gerçekten hoş ve sıcak bir atmosfere sahip aynı zamanda sakin ve sıcak atmosferinin yanında ortaplanda bir olay var atlarını hazırlayan, son hız İstanbul'a gitmek için uğraşan süvarilerin oluşturduğu bir renkli görüntü bu. Ve tabii ki üniformasını giymiş, belindeki kılıcıyla gravürün en ilginç noktasını oluşturan; Yüzbaşı Yakup. Tabi tüm bunlar Arundell'in seyahatnamesinde yazdıklarıyla birlikte daha da yerliyerine oturuyor. Şimdi gravürün karizmatik figürü; Arundell'in deyimiyle Kaptan Yakup'tan bahsedeyim.

Arundell, seyahatnamesinde yazdığına göre Yüzbaşı Yakup ile mecburen konakladıkları bu yerde tanışmış Arundell'in anlattığına göre; Yakup Bey Arundell'den kendisinin bir portresini çizmesini istemiş.

Muhtemelen Yakup Bey, Arundell'i daha önce birkaç kez çizim yaparken gördü. Arundell ise başta biraz isteksiz olsa da Yüzbaşı Yakup'u zamanla tanıdıkça onunla ilgili görüşleri biraz değişmiş. Arundell sonradan anlar ki; Yüzbaşı Yakup aslında 4 farklı dil bilen ve henüz çok genç ve kültürlü bir askerdir. Ve sonrasında Yüzbaşı Yakup'u o karizmatik pozuyla çizimin baş köşesine yerleştirir. Ve böylece, Arundell'in söylediği şekilde değeri bilinmeyen bir asker olan Yüzbaşı Yakup İngiliz bir gezginin seyahatnamesinde kendisine yer bulur.

Kimbilir Yüzbaşı Yakup çizimini ilk gördüğünde kendisiyle ne kadar gurur duymuştur? Tarihin cilvesi ya işte bu karizmatik adamdan bu şekilde böylece haberdar olmuş olduk.

Yuzbasi Yakup

Yüzbaşı Yakup acaba, 188 yıl sonra; 2020 yılında, dijital bir platformda, Youtube'da bir videoda tüm karizmasıyla tekrar görüneceğini bilseydi acaba ne düşünürdü? İşin vahim tarafı, Arundell gezisini tamamladıktan sonra Yüzbaşı Yakup ve birliğinin bir saldırıda öldükleri haberini alır ve oldukça üzülür.

Gravürlerin dışında Arundell'in seyahatnamesinde çok güzel detaylar var şanslıyız ki; bu seyahatname bugün Türkçe olarak yayımlanmış durumda. 2 cilt olan bu seyahatname 1 ciltte birleştirilerek Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından basılmış. 

Muhabir: Harun Yücetaş