CHP Grup Toplantısı'nda konuşan Genel Başkan Özgür Özel, İstanbul'da Semih Çelik tarafından katledilen Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner cinayetlerinin iktidarın sorumluluğu olduğunu belirterek ve İstanbul Sözleşmesi'nden gecede, tek imzayla çıkılmasını eleştirerek; "Bu yılın ilk 9 ayında 295 kadın yaşamdan koparıldı. Bu siyasi rejim beyanlarıyla, icraatlarıyla ve rakamlarıyla kadınları eşit görmüyor, değer vermiyor. Bu iktidar kadınları ve çocuklarımızı koruyamadığı gibi atılmış olumlu adımlardan da geri adım atıyor. En somut örneği 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı tek imzayla çıkılmasıdır" dedi.
Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İsrail, Türkiye'ye saldıracak" sözlerine tepki göstererek, "Kahvehanede biri söylese 'Deli misin' denir" ifadelerini kullandı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Özgür Özel, şunları söyledi:
"Çok üzücü olaylara tanıklık ettik. Semih Çelik isimli cani iki kadını, İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil'i katletti. Sıla bebek yaşam mücadelesini kaybetti. Bu yılın ilk 9 ayında 295 kadın yaşamdan koparıldı. Kadına şiddet olaylarının bir rastlantı olmadığını hepimiz biliyoruz. Şiddeti üreten bu düzenin kendisidir. İkbal ve Ayşenur'un vahşice katledilmesine rağmen failin özelliklerini öne çıkaran, adeta magazin malzemesi yapılan ifadeler kullanılıyor. Esas sorun şu; bu toplum bu koşullara nasıl geldi? Bu siyasi rejim beyanlarıyla, icraatlarıyla ve rakamlarıyla kadınları eşit görmüyor. Bu iktidar kadınları ve çocuklarımızı koruyamadığı gibi atılmış olumlu adımlardan da geri adım atıyor. En somut örneği 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı tek imzayla çıkılmasıdır.
Geçmişin domuz bağcıları velveleye başladı. 'İstanbul Sözleşmesi'ne hayır' dediler. Bazı sağcı partilerin de bunu söylemesiyle birlikte Erdoğan oy peşine düştü. Her gün cinayet işlenirken niye işleniyor derseniz Tayyip Bey tek kişili imzayla İstanbul Sözleşmesi'nden çıktı. Katiller dedi ki 'Bak artık şiddet o kadar da herkesin karşı çıktığı bir şey değil, kravatı takarım iyi halde yararlanırım.' Devlet Bey bir mafya lideri için gider ricada bulunur dönülür dolaşılır ben de araya karışırım dediler. bu ok adar politik, o kadar siyasi. Devleti kadının, çocuğun arkasından çekince durum bu olur. Madem verdiğin hiçbir sözü tutmuyorsun bari şu HÜDA-PAR'cılara, domuz bağcıların avukatlarına verdiğin sözü bari tutma artık.
Kuvvetli grubumuz birazdan kapalı oturuma katılacak. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Meclis kürsüsünden dedi ki; 'İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye' bunu deyip dönüp arkanı gidiyorsun, bu o kadar kolay değil. Kapalı oturumda daha net değerlendirmelerde bulunacağız. Bunun akla yatan tarafı yok. Kahvede biri söylese 'Deli misin' denir. Kendi gelmedi. Birazdan iki bakanı gelecek bize bilgilendirme yapacak. Kıbrıs Barış Harekatı'na hareket verildiğinde Meclis acil ve kapalı oturuma çağırıldı. Harekatın fiilen başladığı ilk günün sonunda Meclis bir daha oturuma çağırıldı, bilgilendirildi. muhalefet lideri Demirel, çok açık ve net bilgilendirme yapıldığını ve hükümetin adabına uygun davrandığını söyledi ve yürüdü. Bu toplantının tutanakları 10 yıl açıklanmayacak. İçeride söylenmeyeni gelip burada ifşa ederiz. Kimse İsrail'in ülkeye saldırması gibi yakın veya orta vadeli bir tehdidi görmezken bir yandan da 22 yıl sonra 31 Mart'ta seçim kaybetmişken, ekonomiyi çözemiyorken, vatandaşa yapılan bütün anketlerde birinci sorun ekonomi, ikincisi işsizlik iken, güvenlik sorunu zirvedeyken ülkenin Cumhurbaşkanı, bu şapkayla parti lideri refleksi gösteriyorsa iş başka. O yüzden dedik kapalı oturumda gel anlat, ikna et ve gereğini yapalım. İsrail, Türkiye'ye saldıracak ihtimalini konuşsun vatandaş istiyorlar ama vatandaş bunu konuşmuyor."