12 Ekim 2024 tarihinde DEVA Partisi, Ankara’da 2. Olağan Büyük Kongresi’ni coşkulu bir katılımla gerçekleştirdi. Kongre, hem parti üyeleri hem de geniş bir kamuoyu tarafından dikkatle takip edilirken, Genel Başkan Ali Babacan’ın açıklamaları, partinin yeni dönemdeki stratejik hedeflerine dair önemli ipuçları verdi.
Babacan, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin mevcut ekonomik ve siyasal durumunu eleştirerek, DEVA Partisi’nin bu süreçte reformist bir misyon üstleneceğini vurguladı. Ekonomik istikrarın sağlanamaması, yüksek enflasyon, işsizlik oranlarının artması ve gelir adaletsizliğinin derinleşmesi gibi konulara değinen Babacan, partisinin bu sorunlara karşı çözüm önerilerini detaylandırdı. Babacan’ın açıklamalarında, "Türkiye, ancak özgürlükler ve adaletin güçlü olduğu bir zeminde yükselebilir. Ülkemizin demokratikleşme yolculuğuna katkı sunmaya kararlıyız" ifadeleri öne çıktı.
Ekonomik krizle mücadele kapsamında "adil büyüme" hedefini dile getiren Babacan, düşük gelirli vatandaşlara yönelik sosyal yardımların artırılacağını ve işsizliğe karşı kapsamlı bir istihdam stratejisi geliştirileceğini açıkladı. Aynı zamanda gençlerin ve kadınların işgücüne katılımını teşvik eden projeler üzerinde çalıştıklarını belirtti. Bu çerçevede, DEVA Partisi’nin ekonomi politikalarında sürdürülebilir kalkınma ve yenilikçi teknolojilere yatırımın ön planda olacağı vurgulandı.
Babacan’ın konuşmasında ayrıca, dış politika ve insan hakları konuları da önemli yer tuttu. Türkiye’nin dış ilişkilerde daha barışçıl, diplomatik bir duruş sergilemesi gerektiğini savunan Babacan, insan haklarına ve demokratik değerlere dayalı bir dış politika izleyeceklerini belirtti. "Güçlü bir Türkiye ancak adil ve şeffaf yönetimle mümkündür" diyerek, hükümetin yönetim biçimini eleştirdi ve partinin bu anlamda değişim getireceğini dile getirdi.
Kongre, Babacan’ın liderliğindeki DEVA Partisi’nin, önümüzdeki seçimler ve siyasi süreçlerde nasıl bir yol izleyeceğine dair güçlü bir sinyal verdi. Partinin hedef kitlesine yönelik verdiği mesajlar, daha kapsayıcı ve reform odaklı bir yönetim anlayışıyla siyaset sahnesinde kendine daha fazla yer bulacağına işaret etti.
