8 Ekim 2024'te TBMM Genel Kurulu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İsrail’in Türkiye’yi hedef aldığı yönündeki iddiası üzerine kapalı bir oturumla toplandı. Bu toplantı, Erdoğan’ın iddialarının Türkiye’nin güvenliği açısından aciliyet taşıdığı bir dönemde gerçekleşti. Oturumda, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, İsrail'in Orta Doğu'daki saldırgan politikaları, Lübnan ve Suriye'ye yönelik tehditler ve Türkiye'nin aldığı güvenlik önlemleri hakkında milletvekillerine bilgi verdi. Bu gelişme, Türkiye-İsrail ilişkileri ve bölgesel dinamikler açısından önemliydi.

CHP'den Eleştiriler: "İç Politikaya Dönük Bir Hamle mi?"

CHP, bu oturumun zamanlamasını ve içeriğini eleştirdi. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Erdoğan’ın bu tür söylemlerle genellikle iç siyasette destek kazanmayı hedeflediğini belirtti. Emir, “Gerçek bir tehdit varsa gerekli önlemler alınmalı, aksi takdirde bu iddialar iç siyasete yönelik bir manevra olarak kalır” dedi. CHP'liler, özellikle Türkiye’nin İsrail ile devam eden ticari ilişkilerinin Erdoğan’ın iddialarıyla çeliştiğini vurguladı. Muhalefet, bu ticari ilişkilerin kamuoyuna yeterince şeffaf şekilde açıklanmadığını ve İsrail'e karşı sert bir tutum sergilenirken ticaretin devam ettiğini öne sürdü.

Türkiye-İsrail Ticari İlişkileri: Bir Çelişki Mi?

Toplantıda, Türkiye'nin İsrail ile süregelen ticari ilişkileri de tartışma konusu oldu. CHP, Türkiye’nin İsrail ile hem siyasi hem de ekonomik alanda ilişkilerini sürdürdüğünü ve bu ilişkilerin Erdoğan’ın İsrail’e yönelik eleştirileriyle çeliştiğini belirtti. İddialara göre, Türkiye’den İsrail’e yapılan ihracatın büyük bir kısmı savunma sanayi ürünleri içeriyor, bu da İsrail’e karşı dile getirilen sert söylemlerle ters düşen bir durum olarak değerlendiriliyor.

İzmir Körfezi'nde Deniz Yosunu Alarmı İzmir Körfezi'nde Deniz Yosunu Alarmı

Dış Politikadan İç Politika Stratejisine

Erdoğan’ın “İsrail’in hedefi Türkiye” iddiası, muhalefet tarafından, hükümetin iç politikadaki ekonomik ve toplumsal zorluklardan dikkatleri uzaklaştırma çabası olarak değerlendiriliyor. Türkiye’de yüksek enflasyon, işsizlik ve hayat pahalılığı gibi sorunlar sürerken, bu tür dış politika temelli söylemlerin halkın ilgisini başka yöne çekme amaçlı olduğu öne sürülüyor.

Kaynak: KFK Ajans