18. Temmuz'da Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde görev yapan Dr. Bahaddin Ahmet Yalçın'ın kafasında; acilde tedavisi süren bir çocuğun babası tarafından parke taşı kırılarak, yaralanan doktor için Ülkemizin Kadın Hekimler "Şiddet Bizim Şevkatimiz Kadar Güçlü Değil" diyerek Dr.Bahattin Ahmet Yalçın'ın bulunduğu hastaneyi çiçeklerle donattılar.
Türkiye'nin Dört Bir Tarafından Kadın Hekimlerin Gönderdiği Çiçekler Hastaneye Sığmadı;
Kadın Hekimler "ŞİDDET BİZİM ŞEFKATİMİZ KADAR GÜÇLÜ DEĞİL"
"Biz, bu ülkenin kadın hekimleri olarak, Türkiye'nin her kentinden ve dünyanın dört bir yanından bir gecede organize olduk, Urfa'da şiddete maruz kalan meslektaşımızın yaralanan ruhunu kızkardeşlerinin sevgisiyle sardık. Ona kucaklar dolusu çiçek gönderdik. ŞİDDET BİZİM ŞEFKATİMİZ KADAR GÜÇLÜ DEĞİL."
Kadın Hekimler'in Yaptıkları Basın Açıklamasında;
Yıllar içinde sağlıkçıya şiddetin gitgide artması; darp edilen hatta öldürülen hekimlerin adına çok konuştuk:
-Sesimizi duyun dedik,
-Günde yüzlerce hastaya bakmak da, hasta olarak yüze bölünmüş hizmet almak da akla, fikre, vicdana sığmaz dedik
-Hekimle hasta arasına ayrımcılık girmesin, ne biz onlarsız oluruz ne onlar bizsiz olur; yapılan haberlerle doktoru değersizleştirip, toplumda 'hastayla ilgilenmeyip horgören doktor ve ona tepki veren mağdur hasta' algısını yaratmayın artık dedik
-Hastanın bizim için doğusu, batısı, etnik grubu, suçlusu-suçsuzu, siyasi görüşü ayrımı yoktur, hepsi bizim yıllarca şifa vermek için eğitimini aldığımız insanımızdır, bizde sadece aciliyetine, tedavi branşına göre ayrım olur lütfen bizi ayrıştırmayın, hasta ile hekim arasına bu mevzuları sokmayın dedik.
-Şiddetin her türlüsüne karşıyız, ruhsal yıpranmışlığımız yanında can güvenliğimiz de olmayan hastanelerde çalışmaktan, her gün aldığımız kan dondurucu şiddet haberlerinden tükendik, artık yeter!! dedik.
-Toplandık devlet büyüklerimize tweet attık, artık sesimizi duyun durum çok ciddi, bizler ölüyoruz, toplumca ruhu sapıklaşan insanlardan hekim olarak kendimizi, sokakta yolda okulda çocuğumuzu, ana babamızı şiddetten nasıl koruycaz, artık gerekli cezai yaptırımlar gelsin, güvenlik önlemleri alınsın dedik.
- Biz ömrünü insanlara şifa vermeye adamış; gençliğini okuyarak, hayatını hasta bakarak; gecesi gündüzü, aile kavramı olmadan milletimize hizmet eden doktorlarız, nolur artık bu isyanımız karşısında 'okuduysan bana mı okudun, para için nöbet tutuyosun, yapacaksın tabi senin maaşını biz ödüyoruz' diyenlere bi dur deyin; biz sadece şifa verdiğimiz bi teyzenin 'Allah razı olsun', kanserli bi miniğin gülerek ' teşekkür ederim doktor teyze' veya ameliyata aldığın bi gencin annesinin 'Önce Allah'a sonra sana emanet oğlumun canı' sözleri için yaşıyoruz; hekim olduğumuz için bu manevi duyguları bizlere yaşatan bu yüce mesleğe olan aşkımızı nolur öldürmeyin! dedik...
Dedik, dedik, hep dedik; sesimizi duyuramadık, isyanımızı anlatamadık.
Bizi düşünen, koruyup kollayan, insanoğlunun en temel hakkı olan 'yaşam hakkı'mızın güven altına alınıp şiddetin cezalandırıldığı; hasta ile hekim arasına sadece şifa ve vefanın girdiği günleri görmemiz için daha ne yapmamız gerek,
artık bilemiyoruz. Ama bildiğimiz tek bişey var, cehaletin karanlığı söndüğü an ışık görünecek; dünyada iyilik güzellik; kötülüğü yenecek...
Bir kadın hassasiyeti, bir anne merhameti, bir doktor güzel yüreğiyle düşündük; Türkiye'nin hatta dünyanın her yerindeki kadın hekimler, iki gün önce, hekim arkadaşımızın saldırıya uğrayıp kafasından kanlar dökülen acil servise çiçekler gönderdik. O çiçekler şiddetin, cehaletin üstüne serpilsin, kanın yerini vicdan, gözyaşı ve isyanların yerini güzellikler yeşeren ruhlar alsın dedik... Hekim arkadaşımıza şifalar diledik, mesleğimize ve insanlığa dair umutlarımız yeşersin istedik...
Güzel günler görme umuduyla, Türk hekimleri olarak hepinize sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.