TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nden (ETÜ) Prof. Dr. Saleh Sultansoy, Isparta'da, 30 Kasım 2007'de, Prof. Dr. Engin Arık ve beraberindeki akademisyenlerle birlikte toplamda 57 kişinin hayatını kaybettiği uçağın, yüzde 99 oranla düşürüldüğünü iddia etti.
Prof. Dr. Sultansoy, "O uçak düşürülmeseydi, Türkiye bugün CERN'de asil üye olurdu. Türkiye toryum yarışında dünyada liderler arasında olurdu. Türk Hızlandırıcı Kompleksi ve Türk Bilim Kenti kurulurdu" dedi. Isparta'da, 30 Kasım 2007 tarihinde, Süleyman Demirel Havalimanı'na inişe geçtiği sırada Türbetepe'de düşen, Atlasjet'in İstanbul- Isparta seferini yapan World Focus'tan kiralanan yolcu uçağında, 7'si mürettebat, 57 kişi yaşamını yitirdi. Uçakta yaşamını yitiren yolcular arasında, Türkiye'de toryum, Türk Hızlandırıcı Projesi, Bilim Kenti ve CERN süreciyle ilgili önemli çalışmaları olan Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Engin Arık ile araştırma görevlisi Özgen Berkol Doğan, yüksek lisans öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve araştırma görevlisi Mustafa Fidan da hayatını kaybetti.
SABOTAJ İDDİALARI HEP GÜNDEME GELDİ
Prof. Dr. Engin Arık ve beraberindeki bilim insanlarının da içinde bulunması nedeniyle sabotaj iddiaları birçok kez gündeme geldiği uçak kazasıyla ilgili, Prof. Dr. Engin Arık'ın en yakın çalışma arkadaşlarından ve aile dostu, TOBB ETÜ Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Saleh Sultansoy, çarpıcı iddialarda bulundu. Pilotaj hatası olduğu öne sürülen kazayla ilgili yaklaşık 12 yıl geride kalırken, Prof. Dr. Saleh Sultansoy, 1991'de tanıştığı ve sonraki dönemde birçok projede birlikte çalıştığı Prof. Dr. Engin Arık ve beraberindeki bilim insanlarının da hayatını kaybettiği uçağın, yüzde 99 oranla düşürüldüğünü iddia etti.
'UÇAK DÜŞMESEYDİ TÜRKİYE CERN'E ASİL ÜYE OLURDU'
Bu olayın bir kaza olmadığını belirten Prof. Dr. Saleh Sultansoy, "Prof. Dr. Engin Arık bir bilim şehididir. Yüzde 99 olasılıkla uçak düşürüldü. Engin Hanım kendisini Türkiye'nin kalkınmasına feda eden bir bilim insanımızdı. O uçak düşürülmeseydi, Türkiye bugün CERN'de asil üye olurdu. Türkiye toryum yarışında dünyada liderler arasında olurdu. Türk Hızlandırıcı Kompleksi ve Türk Bilim Kenti kurulurdu. Bu tür projeler Japonya'nın kalkınmasında kritik rol oynamıştı" diye konuştu.'İRTİFA İLE OYNANDI' İDDİASI
Uçak düştükten birkaç gün sonra da bu iddialarını dile getirdiğini belirten Prof. Dr. Saleh Sultansoy, "İrtifa ile oynama vardı. 2- 3 saat içinde bir oynama var ve uydulardan gelen sistemden bizim bölgeye yanlış bilgiler gelmiş. Yani 500 metre civarında fark var. 500 metre fark, tam da dağa vurmak için yeterli. Bu konuda 1- 2 kanaldan bilgi geldi. Bana söyleyen uzmanlara, 'Çıkın televizyona söyleyin' dedim, ama o riski almadılar. Başka yöntemler de olabilir, ama büyük olasılıkla bu yöntemle yapmışlar bu işi" dedi.2007 KRİTİK BİR YILDI
Bunu yapabilecek güçteki devletlerin belli olduğunu belirten Prof. Dr. Sultansoy, "Hangisinin yaptığını bilmiyoruz, tabi ama kimin yararına geldiyse o yapmıştır. 2007, Türk Hızlandırıcı Kompleksi, CERN ve toryum çalışmalarımız açısından kritik bir yıldı. O dönem ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değildim, Gazi Üniversitesi'nde sözleşmeli çalışıyordum. Sözleşmemim uzatılması engellendi ve mahkeme kararlarına rağmen sözleşmem uzatılmadı, 8 ay işsiz kaldım" diye konuştu.SADECE UÇAK DÜŞMEDİ
Kazanın dışında başka konular olduğunu da aktaran Prof. Dr. Sultansoy, şöyle konuştu:
"Türk Hızlandırıcı Kompleksinin ön aşaması olan eğitim tesisinde teknolojinin yanlış seçilmesi gibi birçok şey üst üste geldi ve bunlara bakınca yüzde 99 olasılıkla kaza değil diye düşünüyorum. Bugün 'maddenin kudret-i zerriyesi' en ileri düzeyde CERN'de araştırılıyor. Bu araştırmaları bizim coğrafyada da yapabilmemiz için Türk Hızlandırıcı Kompleksini en kısa zamanda kurmalıyız. Mehmet Akif'in de dediği gibi maddenin kudret-i zerriyesinden enerji üretimimizde faydalanmak için yerli, milli ve yeşil enerji kaynağımız olan toryuma yönelmeliyiz."BİZANS OYUNLARI
Prof. Dr. Engin Arık'la 2005 yılında Ankara'da CERN çalışmalarıyla ilgili bir toplantı yapıldığını ve doğrudan Başbakan'a bir mektup yazdıklarını anlatan Prof. Dr. Sultansoy, "Türk Fizik Derneği üzerinden sürece başladık. Başbakanımız CERN konusunda Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nu (TAEK) görevlendirdi, TAEK-CERN Bilim Komitesi ve CERN ofisi oluşturuldu. Bazı 'Bizans oyunları' olduysa da 2010 yılına kadar ülkemizde CERN çalışmaları ivme kazandı, 2008 yılında Başbakanımız CERN'ü ziyaret etti. Ardından tam üyelik sürecinin başlatılması için talimat verdi. Maalesef, 2011 yılından itibaren 'Bizans oyunları' zirveye ulaştı. Türkiye tam üyelik başvurusunu geri çekti ve 2015 yılında asosiye (yedek) üye oldu" dedi.'ÜZÜCÜ GELİŞMELER YAŞANIYOR'
Türkiye ile birlikte başvuran İsrail'in 2014, Sırbistan'ın 2019 yılında tam üye olduklarını belirten Prof. Dr. Sultansoy, "Slovenya ve Güney Kıbrıs süreci tamamlamak üzereler. Son aylarda çok üzücü gelişmeler yaşanıyor, bir yandan CERN projelerimizin bütçeleri yarıya indirildi, öte yandan yedek üyelikten bile çıkacağımız dedikodusu yayılıyor. CERN projelerinde çalışan gençlerimizin psikolojik durumunu bir düşünün" diye konuştu.'HIZLANDIRICI KOMPLEKSİ PROJESİ BLOKE EDİLDİ'
Türk Hızlandırıcı Kompleksi Projesi'nde 2007 ve sonrasında ciddi hatalar yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Sultansoy, "En önemlisi projenin ön aşaması olan küçük çaplı eğitim amaçlı hızlandırıcı için yanlış teknoloji seçiliyor. O dönem buna karşı çıkan Engin Hoca ve bendim. Sonra ana projenin en önemli iki kısmı bloke ediliyor. 2016 yılında ise kullanıcı amaçlı tesise dönüştürülen küçük çaplı hızlandırıcı ana projenin yerine geçiyor ve ne zaman tamamlanacağı belli değil. Oysa ana proje 2023 yılından önce gerçekleştirilecekti ve Türkiye bu alanda lider ülkeler arasında yer alacaktı" dedi.CERN'in ATLAS deneyine katılımını engellemek için de yapılmayan oyun kalmadığını öne süren Prof. Dr. Sultansoy, şöyle konuştu:
"Bugün bile devam ediyor. Harcırahlar, ayrılan paralar kesiliyor, projemiz üç yıldır bloke ediliyor. Engin Hoca sağ olsaydı, bunları yapamayacaklardı. Toryum konusunda çok önemli projeleri vardı. Aslında bu çalışmalara 1997 yılında Nobel Ödülü sahibi Prof. Dr. Carlo Rubbia'nın sayesinde başladık. 1998'de TAEK başkanlığına bilgi notu ilettik ve Ocak 2003'te Eskişehir'de 100 civarında bilim insanımızın katıldığı bir toplantı düzenledik. Toplantıda bu konuda gereken yapılanma kapsamında çalışma ve koordinasyon grupları oluşturuldu."