Batıdan güneye, Antalya yönüne doğru gidildiğinde, Göller Bölgesi genellikle bir çırpıda geçiliyor. Bilinçli gezgin açısından ise, bölgenin dikkate alınmaması olanaksız. Daha ileri gidip bu yörenin es geçilip güneye inilmesi, gezi felsefesinin ruhuna aykırı bir tutum. Çünkü Göller Bölgesi, bir profesyonel için bile keşfedilmemiş sürprizler ve bilgilerle dolu...

Bunun en öne çıkan örneğini de, Türkiye'nin dördüncü büyük gölü Eğirdir Gölü ve kenarındaki Eğirdir ilçesi oluşturuyor. Isparta'ya bağlı turistik bir yerleşim birimi Eğirdir. Son derece çekici bir gölün kıyısındaki ilçeyi, Isparta kenti ve çevresiyle birlikte değerlendirdiğimizde, tarihi, doğal ve turistik açıdan çok çekici bir bölge ortaya çıkıyor. İşin ilginç yanı, daha çok bahar ve yaz ayları için tercih edilen yörenin kış turizminde de iddialı olması.

Egirdir Golu-5Eğirdir ve çevresi, sonbaharın ortalarından sonra kar tutmaya başlayan yüksek dağlarla çevrili. Bunlar Dedegöl Dağı, Akdağ ve Barla Dağı olarak sıralanıyor. Isparta ile Eğirdir arasında kalan alanda ise 2.637 m. yüksekliğindeki Davraz Dağı bulunuyor. Tamamı kireçtaşından oluşan Davraz'ın yaşı, yaklaşık 1.5 milyon yıl, yani Tebeşir Dönemi'ne uzanıyor. Tüm yöre, bir anlamda Torosları geçtikten sonra ortaya çıkan yüksek bir yayla yapısında.

Kış ve kayak turizmine elverişli olan Davraz Dağı, tek zirveli bir dağ ve özellikle "alternatif" kış sporları yönünden önemli bir geleceğe sahip. Dağın, Isparta ile Eğirdir arasında olmasına ve her iki yerleşim biriminden de rahatlıkla ulaşılmasına rağmen, Eğirdir'i merkez almak, turistik açıdan daha çekici olanaklar sunuyor. Ancak Davraz'ı her iki yerleşim biriminden de görebilmek mümkün. Davraz'ta yapımı 1997 yılında bitirilen Kayak Evi, 20 odası ve 50 yatağı ile kayakçıların hizmetine açık.

Isparta Gençlik ve Spor Müdürlüğü'nce işletilen kayak evi, dev bir tesis denilecek kadar büyük. Kayak evinin hemen yakınından başlayan iki kişilik telesiyej hattı 1.155 m. yatay uzunluğa sahip. Başlangıç istasyonunun 1.674 m'den başlayan telesiyej hattı, kayakçıları ve gezginleri 287 m'lik artı bir yüksekliğe, 1.961 m'ye ulaştırıyor. Bu yükseklikteki bir dağda, çayevinin ardından yeni açılan ve sadece kayakçılara hizmet veren 700 m. uzunluğundaki teleski hattı bulunuyor. Taşıyıcılarını 2.400 m'ye ulaştıran teleksi hattından sonrası ise, iş bütünüyle kayakçılara ve deneyimlerine kalıyor.

Doğruyu söylemek gerekirse, Davraz Dağı'ndaki organizasyonun "kalite" düzeyi biraz tartışmalı. Çünkü Davraz'taki kış turizmine yönelik çalışmalar çok yeni ve henüz oturmamış. Ancak tüm yörenin özellikle serüvenci ruhlar tarafından kesinlikle tanınması gerektiği söylenebilir. Bunun için Eğirdir'in tercih edilmesi en iyi yol. Her şeyden önce, Eğirdir ve çevresi hem daha eğlenceli hem de dağa daha yakın. Davraz, Isparta'nın merkezinden yaklaşık 30-40 km'lik bir uzaklığa sahipken, Eğirdir'den bu uzaklık 25-35 km. kadar.

Ayrıca tüm Eğirdir bölgesi yaz-kış alternatif turizm olanaklarına da sahip ve Eğirdir'deki, amatör "Eğirdir Turizm Tanıtma ve Doğa Sporları Derneği" (ETUDOSD) ziyaretçilerine önemli olanaklar sunuyor. Bunlar kısaca, kayak (alp disiplini), tur kayakçılığı, trekking, dağ bisikleti, yamaç paraşütü, mağaracılık, yelken, sualtı dalış, rafting, kanyon geçişi ve foto safari gibi uğraşılar olarak sıralanabilir. Derneğin kurucularından eğitimci-dağcı Nurtay Yalman ise, Eğirdir'deki doğa sporlarının sınırlarını, haklı olarak, doğu-batı yönünde 400 km., kuzey-güney yönünde de 250 km. şeklinde belirliyor.

Başta da belirttiğimiz gibi, yörenin henüz tam anlamıyla tanınıp bilindiği söylenemez. Nurtay Yalman'ın çizdiği alabildiğine geniş çerçevenin içinde biraz gezinecek olursak, gölün kuzeybatısındaki Barla Dağı da yine tur kayağına uygun. Ancak burası bütünüyle bakir. Dağın asıl önemli özelliği, Türkiye'nin en büyük "ardıç" ormanlarına sahip olması. Bitkisel yönden yöredeki çeşitlilik, ancak her bitki türüne özel bir yer ayrılarak anlatılabilir.

Örneğin, Türkiye ve bölgeye endemik olan kasnak, meşesi ormanları ile yine bölgenin dağlarında bulunan ve 117 çeşit olduğu bildirilen kekik türleri... Eğirdir'in en ilginç bitkisel özelliklerinden birisi de, elması; Kovada ile Eğirdir arasındaki geniş alanda elma ve şeftali yetiştiriliyor. Bu yönüyle Eğirdir, Türkiye'nin en önemli elma depolarından biri sayılıyor. Eğirdir'de ağırlığı elma olmak üzere, diğer meyveleri de içeren, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na bağlı bir araştırma enstitüsü bile var. Tabii yöreye özgü endemiklerden söz açınca, bu kez bir hayvanı, yani Apollon kelebeklerini de belirtmek gerekiyor.

Bölgedeki belki en çarpıcı güzelliklere sahip olan yer, Kovada Gölü ve Milli Parkı. Göl ince bir kanalla Eğirdir Gölü'ne bağlı ve bu kanalın iki yanı elma ve şeftali bahçeleriyle kaplı. Kanalın uzunluğu yaklaşık 25 km. kadar. Yoğun bir bitki ve orman dokusuyla çevrilmiş olan Kovada Gölü'nde bolca balık bulunuyor. Milli parkın en iyi taraflarından birisi de kampçılık ve karavancılığa olanak sağlaması.

Kovada Gölü'nden daha güneye, Antalya yönüne doğru Torosların vadilerinden inmeye başladığınızda ise, karşınıza inanılmaz güzellikte bir kanyon seriliyor: Yazılı Kanyon. Tahmin edileceği gibi, kanyon duvarlarında antik dönemlere ait çeşitli yazıtlar bulunuyor. Ne yazık ki, bunların önemli bir bölümü cahil defineciler tarafından tahrip edilmiş. Ancak biraz geç kalınmış da olsa, bugün Yazılı Kanyon "Tabiat Parkı" statüsünde korumaya alınmış. Yörede serüvencileri yeterince tatmin edecek sayıda kanyon bulunuyor. Bölgede, Isparta yakınlarında bir başka tabiat parkı daha bulunuyor. Bir krater gölü olan Gölcük, aynı zamanda Isparta'nın mesire yeri olarak da biliniyor.

Tüm bölge, tarihi Kral Yolu'nun üzerinde yer alıyor ve bu nedenle, çok sayıda antik yerleşmelere de sahip. Bunların en dikkat çekenleri, Isparta yakınlarındaki Sagalassos, Yalvaç'taki Psidia Antiokheia ve Sütçüler'deki Adada kentleri. Adada antik kentinde, M.Ö. 1. yüzyılda para basılmaya başlamış. Yalvaç'taki kent ise, Hıristiyanlığın hac merkezleri arasında bulunuyor. Eğirdir'in hemen yakınında da, Prostanna adında bir antik kent bulunuyor.

Bunları ilk bakışta dikkati çekenler olarak belirtmek gerek, oysa henüz fazla ortaya çıkmamış kimi antik yerleşmeler ve kaya mezarları da bulunuyor. Bütün bunların keşfini "şimdilik" serüvenci ruha sahip gezginlere bırakıyoruz.

Bu arada tüm yörenin Selçuklu ve Beylikler dönemi mimarisinin önemli örneklerini barındırdığını da belirtmek gerekiyor. Birçok önemli kervansaray, cami ve medrese, hep bu dönemin anıtları olarak, kimisi çökmek üzere de olsa, henüz ayaktalar. Eğirdir yakınlarındaki Aksu çevresi ise Dedegöl Dağı yolu üzerinde bulunuyor ve burası mağaracılık açısından önemli. Çevredeki önemli mağaraların bazıları şunlar: Zindan, Pınargözü , Sorgun ve Erenler mağaraları. Dedegöl Dağı'nın doruklarında, Karagöl adında bir de buzul gölü bulunuyor.

Bütün bunların ortasında yer alan Eğirdir Gölü ise bütünüyle bir doğa harikası. Yüzölçümü 517 kilometrekare olan göl, kuzey yönüne orta kısımlarına doğru bir dar boğaz tarafından, iki yandan sıkılmış gibi durduğundan kıstağın yukarıdaki kısmına Hoyran, aşağı bölümüne de Eğirdir deniyor. Kuzey-güney uzunluğu 50 km. doğu-batı genişliği ise 3-15 km. olan gölün, kolay betimlenemeyecek camgöbeği bir rengi var.

Egirdir Golu1
Hemen hemen tüm çevresi kamp ve karavancılık yönünden kullanılabilir olan gölde suya girmek, denize göre daha rahat ve hoş bir his veriyor. Tabanı ve kıyıları kum olan gölün ortalama derinliği 12 m.; en derin yeri de 16 m. kadar. Gölde, Eğirdir yerleşmesinin hemen önünde, iki küçük ada bulunuyor. Ancak günümüzde bir karayolu ile karaya bağlanmış olan bu küçük adalar, bütünüyle turizme yönelmiş. Özellikle Yeşil Ada adındaki büyük olanı otel, pansiyon ve restoranlarla kaplı.

Eğirdir'de yenebilecek çok fazla şey olmasına karşın, yörenin göllerle kaplı olması, balığı hem yerlilerin hem de ziyaretçilerin baş yemeği yapmış. İlçede neredeyse adım başı balık restoranı bulmak mümkün. Can Ada denilen daha küçük olanında ise, yerleşim yok, sadece park ve piknik alanı olarak kullanıma sunulmuş.

Aydemir İl Başkanlığına Atandı Aydemir İl Başkanlığına Atandı

Göller Bölgesi'nin güneyindeki Eğirdir ve yöresi, her mevsim turizm açısından uygun bir yapıya sahip, ancak yine de Akdeniz sahillerinin rekabetiyle karşı karşıya. Oysa tüm bölgenin, denizden yararlanmak dahil, Akdeniz'den aşağı kalır yanı yok. Ayrıca kış turizmi olanaklarını da kattığımızda, belki daha bile ileride sayılabilir.

Üstelik, bu bölgenin Akdeniz'e göre daha hesaplı olduğu bile söylenebilir. Bu eşsiz bölgeyi tanımak için öncelikle kişinin rahatına düşkün olmaması gerekiyor. Yanlış anlaşılmasın, kalacak yerlerin rahatsızlığından değil, bölgeye gelenlerin gezip görmeye meraklı kişiler olması gereğinden kaynaklanan bir durum bu söylediğimiz...

Yazı ve fotoğraflar: İrfan Unutmaz

Kaynak: Haber Merkezi