Küresel piyasalarda, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) gelecek yıl faiz indirimlerinde daha temkinli olacağı yönündeki açıklamaları, satış baskısını artırdı ve piyasalardaki fiyatlamalar zorlaştı. Fed’in bu yöndeki sinyalleri, tahvil ve pay piyasalarında satış baskısının artmasına yol açarken, dünya genelindeki fonlama maliyetlerinin yükselmesine neden oldu. Yatırımcılar, Fed'in izlediği politikanın ve ekonomi üzerindeki etkilerinin ilerleyen dönemde nasıl şekilleneceğini merakla izliyor.
ABD ekonomisinin güçlü kalmaya devam etmesi ve Başkan Donald Trump’ın uygulamayı planladığı politikalar nedeniyle artan enflasyonist baskılar, Fed'in enflasyonla mücadelesinin beklenenden daha uzun sürebileceği yönünde fiyatlamalar oluşturuyor. Bu durum, tahvil ve hisse senedi piyasalarında satış baskısına neden olurken, dünya genelinde fonlama maliyetlerini de artırıyor. Analistler, Fed'in önündeki zorlu dönemi yatırımcıların dikkatle takip ettiğini belirtiyor. Para piyasalarındaki fiyatlamalarda, yıl boyunca sadece iki faiz indirimi yapılacağı öngörülmesi, risk algısını artıran unsurlar arasında yer alıyor.
Bununla birlikte, ABD’de açıklanan makroekonomik verilerin, ekonominin soğumadığına işaret etmesi, yıl boyunca sadece bir faiz indirimi yapılması ihtimalinin de fiyatlamalar üzerinde baskı oluşturduğunu gösteriyor. Analistler, ayrıca Trump'ın politikalarının yatırımcı kararlarını etkileyen önemli faktörlerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Bugün açıklanacak kişisel tüketim harcamaları verisinin de, Fed’in gelecek dönemde alacağı kararlar hakkında ipuçları vermesi bekleniyor.
ABD’de yılın üçüncü çeyreği itibariyle ekonominin yüzde 3,1 oranında büyüme kaydettiği, kişisel tüketim harcamalarının fiyat endeksindeki artışın ise yüzde 1,5 olarak gerçekleştiği belirtildi. Çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi ise yüzde 2,2 ile tahminlerin üzerinde arttı.
Ekonomik verilere bakıldığında, ABD'deki işsizlik maaşı başvuruları 14 Aralık haftasında 220 bine gerileyerek piyasa beklentilerinin altında kaldı. Philadelphia Fed İmalat Endeksi ise aralık ayında eksi 16,4 ile sektördeki daralmaya işaret etti. Diğer taraftan, ABD’de ikinci el konut satışları kasım ayında yüzde 4,8 artarak piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti.
Bu gelişmelerle birlikte, altının ons fiyatı 2.600 dolar seviyelerinde dengelenirken, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi ise yüzde 4,56'da işlem görmeye devam ediyor. Fed’in faiz indiriminin daha yavaş olacağına dair fiyatlamalar, dolara olan talebi artırırken, dolar endeksi 4. iş gününde 108,5 seviyesine yükseldi. Brent petrol ise Çin’deki talebin azalacağına dair endişelerle son 5 iş gününde gerileyerek 72,1 dolardan işlem görüyor.
Avrupa borsaları da Fed’in temkinli faiz indirimi açıklamaları ve İngiltere Merkez Bankası'nın faiz oranını değiştirmemesiyle düşüş gösterdi. İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 1,14, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 1,22, Almanya'da DAX 40 endeksi ise yüzde 1,35 geriledi. Ayrıca, İsveç Merkez Bankası’nın politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 2,50'ye çekmesi dikkat çekerken, Norveç Merkez Bankası ise faiz oranını sabit tuttu.
Asya borsaları, ABD’den gelen haber akışı ve Japonya ile Çin'deki ekonomik gelişmelerle karışık bir seyir izliyor. Japonya'da Kasım ayında enflasyonun yüzde 2,9 olarak açıklandığı ve çekirdek enflasyonun yüzde 2,4 ile tahminlerin üzerinde kaldığı belirtildi. Bu, Japonya Merkez Bankası'nın faiz artışı beklentilerini güçlendirse de, dolar/yen paritesi 157 seviyesine yakın seyrediyor. Çin Merkez Bankası ise faiz oranlarını değiştirmeyerek piyasa beklentilerine paralel bir karar aldı.
Yurt içinde, Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi günü yüzde 1,52 değer kaybederek 9.765,12 puandan tamamladı. Dolar/TL ise yüzde 0,2 yükselerek 35,0940 seviyesinden kapanırken, bankalararası piyasanın açılışında 35,1580 seviyesinde işlem görüyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), toplam rezervlerinin 13 Aralık haftasında 4 milyar 92 milyon dolar artarak 163 milyar 482 milyon dolara çıktığını ve tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını duyurdu. Bugün, yurt içinde piyasa katılımcıları anketi, tüketici güven endeksi gibi veriler izlenirken, yurt dışında ise ABD’de kişisel gelir ve harcamalar, çekirdek kişisel tüketim harcamaları ve Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi takip edilecek.