Yavaşlayan ekonomi, şirketleri zorlu bir kararın eşiğine getirdi. Güçlü ücret artışları yaparak yetkin çalışanlarını elinde tutmak mı, yoksa artan personel maliyetlerini daha da yükselterek kâr marjını daraltmak mı? Bu sorular, 2025 yılına girerken özel sektörün en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi.
2025 yılına dair yapılan tahminlere göre, asgari ücrete yapılacak zam oranı önemli bir kilometre taşı olacak. Türkiye’de ortalama ücret haline gelen asgari ücret, geçtiğimiz yıl enflasyonla mücadele gerekçesiyle yüzde 30 oranında artırıldı. Ancak, açlık sınırının 21 bin liranın, yoksulluk sınırının ise 68 bin liranın üzerine çıkmasıyla birlikte, asgari ücretin iki ay içinde açlık sınırının altında kalacağı öngörülüyor.
Bu durum, özel sektörde çalışan maaşları üzerinde büyük bir baskı yaratmış durumda. Çalışanlar, ücret artışlarının ne yönde olacağını ve bu artışların alım güçlerini ne kadar etkileyeceğini merakla beklemeye koyulmuşken, şirketler ise artan giderleri göz önünde bulundurmak zorunda. Şirketler, çalışanlarını memnun etmek ve tutmak için maaş artışları yapacakken, aynı zamanda iş gücü maliyetlerini kontrol altında tutmaya çalışacaklar.
Özel sektördeki bu maaş sınavı, önümüzdeki günlerde daha da netleşecek. Şirketlerin alacağı kararlar, sadece çalışan bireylerin değil, aynı zamanda iş gücü piyasasının genel gidişatını da etkileyecek gibi görünüyor.