Görüşmede yaptığı konuşmada tüm esnaf ve sanatkârların Ahilik Haftasını kutlayan Vali Baruş konuklarını ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek “ Bugüne kadar olduğu gibi ülkemizin birlik ve beraberliği vatandaşımızın huzuru ve ehemmiyeti için her zaman devletinin yanında duran esnafımızın bundan sonrada bu örfünü adetini ve alışkanlığını devam ettireceğini yürekten inandığımı belirtmek istiyorum. Çünkü biz esnafımızı ülkemiz ne zaman zor duruma düşse her zaman devletimizin milletimizin yanında gördük ve esnafımızı bu toplumsal kaynaşmamızı temel unsuru olarak gördük. Aynı şekilde bundan sonra da esnafımızı ülkemizin bütünlüğü için bir sigorta vazifesini sürdürmeye devam edeceğini de yürekten inandığımı söylemek istiyorum. Ahilik bizim toplumsal mayamızın temel unsurlarını oluşturan ana öğelerden birisidir. Atalarımız Anadolu’ya göç ettiği zaman Malazgirt muhaberesinden sonra akın akın Anadolu’ya geldiği zaman Anadolu’da sürekli kalmak üzere bazı toplumsal müesseseler oluşturdu. Çünkü bir toprakta yeni yerleştiğiniz bir ülkede kalıcı olabilmek için orada sağlam toplumsal kurumlar oluşturmanız lazım. Oradaki birlik ve beraberliği sağlayacak manevi öğeler içeresinde barındıran bu kurumlarla kardeşliği temin etmeniz lazım. İşte ahilik Anadolu’da milletimizin kardeşliğini tesis eden ve yüzyıllar boyunca da toplumsal yaşamda, ticaret hayatında, ekonomide hakim olmuş temel değerlerimizden birisi olarak bugünlere geldi. 13. Yüzyılda Ahi Evran Veli’nin Kırşehir’de kurmuş olduğu bu toplumsal müessese sadece ticaret ve ekonomi alanında esnaf arasında bir takım kaidelileri yerleştirmekte kalmamış aynı zamanda devletimizin ve milletimizin vermiş olduğu varlık, yolluk mücadelelerinde de daima mücadeleye katılarak destek vermiştir. Sırası geldiğinde bir asker olmuş, sırası geldiğinde zor durumda olan insanlara yardım eli uzatmıştır. Yüzyıllar boyunca insanlar arasındaki münasebetlerde temel değerlerin meydana getirilmesinde çok önemli bir rol üstlenmiştir. Nitekim ahiliğin temel unsurları olan eline, diline, beline sahip ol düsturları yüzyıllarca milletimizin en fazla değer verdiği ve kardeşliğini tesis etmede yararlandığı temel ilkeler olmuştur. Her yıl esnaf ve sanatkârlar odaları birliği başkanlığınca Türkiye’de yılın ahisi, çırağı ve kalfası seçiliyor. Bu yılda yılın çırağı olarak ilimizden terzi çırağı Emre Gülşen kardeşimiz seçildi, bunda çok büyük gurur duyduk. Isparta hala esnafın kendi arasındaki ilişkiler ve esnafın toplumda ilişkiler bakımından hakikaten birçok gelenek ve örfün hala yaşatıldığı bir il. Bunda da mutluluk duyuyoruz. Bunun yaşatılmasında hem Esnaf ve Sanatkârlar Odasına hem de Ticaret ve Sanayi Odasının önemli rolü var. Bu anlamda bu esnaf arası kardeşliğe ki ahiliğin kelime anlamı zaten kardeşliktir. Bu kardeşliğin devam ettirilmesinde rol oynayan katkı sunan herkese teşekkür etmek istiyorum. Bundan sonraki hayatımızda da bu temel prensiplerin ahiliğin bizlere vaz ettiği ve insanlar arası münasebetlerde hakikaten çok önemli rol oynayan temel yaşam prensiplerin bize rehber olmasını diliyorum. Yardımlaşma, zor durumda olana el uzatma ve ticaretin getirdiği rekabet koşulları içerisinde dahi bir birini kırmadan bir birini yardımcı olarak ekonomik hayatın devam etmesini sağlamında gösterdikleri önem nedeniyle tüm esnaf kardeşlerimize çok çok teşekkür ediyorum. Ahilik haftasının tüm esnafımıza, yakınlarına, ailelerine ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanlığı tarafından "Yılın Ahi Babası" seçilen Vali Aydın Baruş’a Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tural tarafından “Ahi Baba” kaftanı giydirildi ve ahilik sancağı plaketi takdim edildi.
Program ardından Ahilik Haftası kutlamaları kapsamında Isparta Esnaf ve Sanatkârları Odaları Birliği önünden başlayarak Isparta Valiliği önünde bulunan 15 Temmuz Cumhuriyet ve Demokrasi Meydanına kadar mehteran takımı eşliğinde kortej yürüyüşü ile devam etti.
Burada yaptığı konuşmada, Ahilik kültürünü yeni nesillere anlatmak ve aktarmak amacıyla kutlanan Ahilik Haftasını esnaflarla birlikte idrak etmenin mutluluğunu yaşadığını söyleyen Vali Baruş, “Tarih boyunca uzun süreli medeniyetler kurabilen ve varlığını devam ettirebilen milletler, sosyal hayatında kalıcı müesseseler oluşturabilen köklü gelenek ve kültüre sahip toplumlar olmuşlardır. Türk Milleti Anadolu’ya ayak bastığı tarihten itibaren toplumsal hayatta önemli yeri olan ticaret ve üretim faaliyetlerini düzenlemek, bu faaliyetlerde bulunanlara ilişkin kurallar manzumesi oluşturmaya başlamıştır. Milletimizin Anadolu’daki bin yıllık tarihinde bu topraklarda kalıcı olması, güçlü bir devlet geleneği bulunması, insanlar arasında sosyal dayanışmayı ve toplumsal yaşam kurallarını düzenleyen kültürü inşa etmesi sayesinde mümkün olmuştur. Tarih boyunca, medeniyetimizin temel değerlerinden biri haline gelen ve yüzyıllardır hayat anlayışımıza ve ticaret ahlakımıza yön veren en temel kurumlardan olan Ahilik Teşkilatı işte böyle bir anlayışla kurulmuştur. 1205 yılında Anadolu’ya gelen Horasan erenlerinden Ahi Evran Horasan, Harezm ve Türkistan bölgelerinden gelen Türk esnaf ve sanatkârlarını, ahlak, yardımseverlik, misafirperverlik ve sanatın bileşimi olan ahi kuruluşu içinde birleştirip örgütlendirmiştir.
"Ahilik" günümüzde de esnafımızla özdeşleşmiş bir kavramdır. Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. “Ahi” kelimesi “kardeş” anlamına gelmekle birlikte, Ahilik Kültürü, Türk Milletinin temel yaşam hasletlerini oluşturan ilkelerin toplumsal hayatta yerleşmesini ve böylece kardeşlik anlayışının tesis edilmesini sağlayan birçok temel değeri içermektedir. Toplumsal hafızamızda önemli bir yeri bulunan Ahilik Teşkilatı özellikle Anadolu halkının zor zamanlarında sosyal dayanışmamızı temin eden birleştirici bir fonksiyon üstlenmiştir. Ahilik; dürüstlüğün, sevginin, dostluğun, yardımlaşmanın, hoşgörünün, bilginin ve dayanışmanın sanat ile birleşimidir. Bu anlamda Ahilik işçinin, çalışanın, üretenin, namuslu kazancın, namuslu ticaretin ve adaletli yönetimin simgesi olmuştur. 13. yüzyıldan itibaren beri Anadolu şehirlerinin önemli bir kısmında esnaf ve zanaatkâr topluluklarının bir araya geldiği Ahilik Teşkilatı fütüvvet anlayışı üzerine inşa edilmiştir. Fütüvvet; el açıklığı, misafirperverlik, zülüm ve eziyet görmüşlere sahip çıkma ve bu yolda gözünü budaktan sakınmama anlamında cesaret ve yiğitliği ifade eder. Bugün de hepimiz için hayat düsturu olması gereken; erdem, irfan, fazilet, ihlas, azim, vefa, cömertlik, adalet, sabır, kanaat, iffet, cesaret gibi insani özellikler Ahilik Kültürü’nün bize miras bıraktığı en temel insani değerlerdir. Ahilere, ahi babalarınca yaptırılmış olan zaviyelere gitmeye başlayışlarının ilk günlerinde şu ana ilkeler öğretilirdi ki, bu ilkeler yüzyıllarca Türk toplumunun yaşam anlayışının ayırıcı nitelikleri halinde sürüp gelmiştir:
Ahi olan kişinin üç şeyi hep açık, başka üç şeyi de hep kapalı olmalıdır.
Ahinin Eli; Yoksullara, düşkünlere yardım etmede açık olur. Konuk olmak ya da ondan bir şey istemeye gelenler için Ahinin Kapısı Açık Olur. Yoksullara, düşkünlere, konuklara yedirmek, açları doyurmak için Ahinin Sofrası Açık Olur. Kimsenin ayıbını görmemek, kimseye kötü gözle bakmamak için Ahinin Gözü Bağlı Olur. Kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve onuruna kötülük etmemek için Ahinin Beli Bağlı Olur. Ahinin Dili; Kimseye kötü söylememek, kimse hakkında iftira etmemek, münafıklık, koğuculuk yapmamak için Bağlı Olur.
Bu ilke ve prensipler yüzyıllardır Milletimizin hayata bakışında temel değerler haline gelmiş ve yabancılar tarafından bu milletin dünyaya örnek gösterilen karakter özellikleri olarak ifade edilmiştir. Türk Milletinin bu hasletlerini bu topraklar üzerinde seyahat eden tarihçiler de sık bir şekilde vurgulamaktadır. Ahilik; esnaf teşkilatı mensupları için ahlak ilkeleri getirmenin yanında, aynı zamanda; Anadolu'da birliği, refahı, toplum düzenini sağlayan ve halkın maddî, manevî tüm ihtiyaçlarına cevap verecek tarzda teşkilatlanan sivil toplum kuruluşu olmuştur. Ahi zaviyelerindeki eğiticiler ahiler gençlere, ata binmek, sürek avına çıkmak, kılıç, ok ve kalkan kullanmak gibi şeyleri öğretirlerdi. Osmanlı Devletinde 1361 yılından önceki yıllarda ordu kurulmadan ya da ordu gücünün düşman saldırısına karşı koymaya yetmediğin
de ahiler, silahlarına sarılıp atlarına binerek savaş alanlarında koşarlardı. Yine bu ahiler, pirler, yoldaşlar ve yol ataları gözetiminde, kendilerini kötülüklerden arındırmaya çalışan gençleri, zaviyelerde uyulan inançlara, kurallara alış¬tırmakla görevliydiler. Ahilik Kurumunun banisi Ahi Evran ahlâk, konukseverlik, yardımseverlik ve sanatın karışımı olan ahiliği örgütleyerek onu, o denli saygın bir duruma getirmiştir ki dönemin emirleri, hükümdarları bile bu kuruma üye olmayı onur saymışlardır. Osmanlı Devleti hükümdarlarından olan Orhan Gazi ve oğlu birinci Murad-ı Hüdavendigar birer ahidirler.
Tarih boyunca, toplumsal yaşamımızda çok önemli rol üstlenmiş olan Ahilik Kültürünü bugün de yaşatmak ve bu kültürün bize miras bıraktığı ilkeleri hayat düsturu olarak gelecek nesillere aktarmanın milli birlik ve beraberliğimize, kardeşliğimize ve dayanışma ruhumuza çok önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Ahilik Kültürünün temel ilkelerinin bugün de bizlere hayat rehberi olmasını diliyorum. Ahilik Haftasını kutladığımız bugün vesilesiyle, Ahiliğin kurucusu olan ve bu teşkilata ismini veren Ahi Evran atamızı ve bu müesseseyi yüzyıllardır yaşatan ceddimizi rahmetle anıyorum. Helal kazanç ve insanlara hizmet yolunda alın teri döken tüm esnafımızın Ahilik Haftasını tebrik ediyorum. Ahilik Haftası Kutlamaları kapsamınsa, Ticaret Bakanlığımız tarafından, 77 ilin çırakları arasında yapılan değerlendirmede, Türkiye’de Yılın Çırağı seçilen Emre GÜLŞEN kardeşimizi can-ı gönülden kutluyorum” dedi.
Tören, "Kalfalıktan Ustalığa Geçiş" isimli şed kuşatma gösterisinin ardından, yılın ahisine kaftan giydirme, yılın kalfasına ve çırağına plaket verilmesi, yarışmalarda dereceye giren öğrencilere hediye verilmesi ve ahi helvası ve pilavı ikramı ile sona erdi.