Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Türkiye'ye yönelik Gazprom yaptırımlarında muafiyet tanıdığını duyurdu. Bayraktar, Bloomberg'e yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Gazprom ile olan doğal gaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti. Bu açıklama, ABD'nin Gazprombank'ı yaptırım listesine almasının ardından Türkiye'nin yaptığı muafiyet talebinin kabul edilmesiyle ilgili önemli bir gelişme olarak değerlendirildi.
Bakan Bayraktar, Türkiye'nin Gazprombank üzerinden ödeme yapma imkanının devam edeceğini, bunun Türkiye'nin Rusya ile doğrudan doğal gaz ticaretini etkilemeyeceğini ifade etti. Ayrıca, geçmişte benzer bir muafiyetin İran yaptırımları sürecinde de Türkiye'ye tanındığını hatırlatarak, ABD'nin bu kararının Türkiye'nin enerji ticaretine olumlu bir katkı sağlayacağını vurguladı.
Bayraktar, muafiyetin olmaması durumunda, Türkiye'nin de yaptırımların hedefi olabileceğine dikkat çekti. Bu durum, Türkiye'nin enerji güvenliğini riske atabilir ve doğal gaz temininde ciddi sorunlara yol açabilirdi. Bakan, "Muafiyet olmazsa, bu Türkiye'nin de yaptırımların hedefi olduğu anlamına gelebilirdi" diyerek, bu kararın önemini bir kez daha vurguladı.
ABD'nin Gazprom'a yönelik uyguladığı yaptırımların, küresel enerji piyasalarını doğrudan etkileyen bir diğer kritik adım olduğu belirtiliyor. Türkiye, Rusya'dan doğal gaz alımını sürdüren önemli bir ülke olarak, bu tür yaptırımların etkilerini yakından hissediyor. Bayraktar, ABD'nin bu adımının Türkiye'nin dış ticaretini ve enerji güvenliğini olumsuz etkilemeyecek şekilde atıldığını belirtti.
Türkiye'nin, enerji kaynaklarını çeşitlendirme çabalarının bu süreçte önem taşıdığı ifade ediliyor. Bakan Bayraktar, aynı zamanda ülkenin enerji arz güvenliğini sağlamak için alternatif kaynaklarla ilgili çalışmaların da hızla devam ettiğini belirtti. Gelecekte bu tür muafiyetlerin, Türkiye'nin uluslararası enerji ilişkilerinde güçlü bir pozisyon almasına katkı sağlayabileceği düşünülüyor.
Bu gelişme, Türkiye'nin enerji sektöründeki ilişkilerini ve dış politika stratejilerini etkileyecek önemli bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor.