Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025 asgari ücret artışıyla ilgili açıklamalarında, asıl önceliğin enflasyonun gerilemesi ve halkın satın alma gücünün artırılması olduğuna dikkat çekti. Yılmaz, "Satın alma gücünüz yükselmediği sürece ne kadar ücret olursa olsun bunun çok büyük bir anlamı yok" diyerek, ücret artışlarının tek başına yeterli olmayacağına ve bu artışların ekonomideki diğer gelişmelerle, özellikle enflasyon oranı ile ilişkili olması gerektiğine işaret etti. Yılmaz’ın bu açıklamaları, özellikle asgari ücret artışlarının halkın ekonomik durumunu iyileştirmek adına kapsamlı bir stratejinin parçası olarak görülmesi gerektiğini vurguluyor.
Yılmaz, Meclis’te AK Parti grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken, dünyadaki ekonomik gelişmeleri ve Türkiye'nin karşılaştığı zorlukları da ele aldı. Küresel ekonomik ortamda yaşanan büyük değişimlere dikkat çeken Yılmaz, özellikle ABD ve Çin arasındaki artan rekabetin, ülkelerin ticaret politikalarını ve ekonomik stratejilerini önemli ölçüde etkilediğini belirtti. Bu bağlamda, Türkiye’nin kendi ekonomik güvenliğini sağlaması ve şirketlerinin rekabet gücünü korumasının kritik bir öneme sahip olduğunun altını çizdi.
Yılmaz, şirketlerin sürdürülebilirliği ve rekabet gücünün, ülke ekonomisi için de son derece önemli olduğunu ifade etti. İstihdamın artırılmasının, sadece ekonomik büyümeyi desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda sosyal istikrarı sağlayan bir unsur olduğuna dikkat çeken Yılmaz, "İstihdam oluşturmadığınız sürece ücret artışı çok fazla anlam taşımıyor" şeklinde konuştu. Türkiye’deki toplam 33 milyon istihdamdan yüzde 42’sinin, yani yaklaşık 6.7 milyon kişinin asgari ücretle geçindiğini belirten Yılmaz, bu durumu ülkenin iş gücü piyasasının en önemli dinamiklerinden biri olarak tanımladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, geçmişte Türkiye’de asgari ücretin 500 dolar seviyelerinin hayal olarak görüldüğünü hatırlatarak, bugünkü durumun büyük bir mesafe kat edildiğini belirtti. Yılmaz, Türkiye'nin asgari ücrette Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflerinin üstünde bir artış sağladığını ifade etti. Bu artışın, özellikle düşük gelirli çalışanlar için önemli bir iyileşme sağladığını ancak, uzun vadede asıl hedefin enflasyonun kontrol altına alınması ve halkın gerçek anlamda daha yüksek bir satın alma gücüne kavuşması olduğunu vurguladı.
Yılmaz, işverenlerin de ciddi bir baskı altında olduğunu ve bu ortamda ekonomik istikrarı sağlamak için tüm paydaşların birlikte hareket etmesi gerektiğini belirtti. Bu bağlamda, işverenlerin üzerindeki mali yüklerin azaltılması ve rekabet gücünün korunması gerektiğini ifade etti. Yılmaz, özellikle emek yoğun sektörlerin, yani üretim ve hizmet sektörlerinde çalışanların daha fazla desteklenmesi gerektiğini dile getirdi. Bu sektörlerin, ekonominin can damarları olduğunu ve bu sektörlerdeki rekabet gücünün korunmasının yalnızca ekonomik değil, sosyal açıdan da büyük önemi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Türkiye’deki ekonomik iyileşmenin hızlanabilmesi için devletin istihdam yaratıcı politikalarına ve ekonomik reformlara devam etmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, istihdamın sürdürülebilir bir şekilde artırılması gerektiğini ve bu artışın kayıtlı istihdamla sağlanmasının önemine vurgu yaptı. Yılmaz, "Kayıtlı istihdam oranını artırmak, hem sosyal güvenlik sistemini güçlendirecek hem de ekonomik büyümeyi sürdürülebilir hale getirecektir" dedi.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, asgari ücret artışlarının halkın alım gücünü artırma amacını taşırken, bu adımların başarılı olabilmesi için enflasyonun düşürülmesi ve ekonomik denetimlerin titizlikle sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Yılmaz, istihdam yaratma sürecinde de büyük bir çaba sarf edilmesi gerektiğini ifade ederek, ekonominin her alanındaki paydaşların bu süreçte işbirliği yapmasının önemini belirtti.
