Son dönemde Türkiye’de yaşanan ekonomik dalgalanmalar, bireylerin finansal davranışlarını önemli ölçüde etkiledi. Alım gücündeki kayıplar, yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri, birçok insanı ihtiyaç kredilerine yönelmeye zorladı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) verilerine göre, yılbaşından bu yana ihtiyaç kredilerindeki artış yüzde 33 seviyesine ulaştı. Bu durum, bireylerin acil nakit ihtiyaçlarını karşılama çabalarının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Öte yandan, konut kredilerinde ise yalnızca yüzde 8 oranında bir artış gözlemlendi. Bu, yüksek faiz oranlarının konut piyasası üzerindeki etkilerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Taşıt kredileri ise bu dönemde yüzde 19 oranında bir düşüş yaşadı. Uzmanlar, taşıt alımında yaşanan bu gerilemenin, otomotiv sektöründeki fiyat artışları ve ekonomik belirsizliklerle bağlantılı olduğunu belirtiyor.
Bireysel kredi kartları alanında da dikkat çekici bir artış kaydedildi. Yılın başından bu yana kredi kartlarındaki kullanım oranı yüzde 39 artarken, bu durum insanların alışverişlerini kredili olarak yapma eğilimlerini artırdığını gösteriyor. Ancak, bu durumun beraberinde bazı riskler de getirdiği görülüyor. Takipteki alacaklarda kayda değer bir artış yaşandı. İhtiyaç kredilerinde takipteki alacak oranı yüzde 55 artarken, kredi kartlarındaki takipteki alacak oranı yüzde 180 seviyesine ulaştı. Bu durum, bireylerin borçlanma seviyelerinin tehlikeli bir noktaya geldiğini gösteriyor.
Finans uzmanları, artan borçlanmanın uzun vadede bireylerin mali durumlarını olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor. Ekonomik belirsizlikler ve enflasyon karşısında bireylerin mali durumlarını dikkatlice değerlendirmeleri gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca, kredi kullanımındaki artış, bireylerin harcama alışkanlıklarını da sorgulamalarını gerektiriyor.
Kredi kuruluşları, müşterilerine sundukları hizmetlerin yanı sıra, borç yönetimi ve finansal okuryazarlık konusunda da destek sağlamaya başladı. Birçok banka, müşterilerinin borçlarını yönetmelerine yardımcı olmak için çeşitli eğitim programları ve danışmanlık hizmetleri sunuyor.
Türkiye’deki kredi piyasasında yaşanan bu hızlı değişim, bireylerin finansal geleceklerini şekillendirecek önemli bir dönem olduğunu gösteriyor. Alım gücündeki düşüş, artan borçlanma ve takipteki alacakların yükselmesi, bireylerin ve ailelerin ekonomik güvenliğini tehdit ediyor. Bu nedenle, finansal yönetim konusunda daha bilinçli ve dikkatli adımlar atılması gerektiği her zamankinden daha fazla önem kazanıyor.