Isparta Müzesi, 10 yıl önce tadilat nedeniyle kapatıldı. Ancak bu süreçte sadece tadilat çalışmaları değil, yıkım kararı da alındı ve müze yapısı tamamen ortadan kaldırıldı. Türkiye’nin 81 ilinde şehir müzeleri varken, Isparta’nın bu alanda geri planda kalması dikkat çekiyor.
Müzecilik çalışmaları Isparta'da 1933 yılında Halkevi’nin açılmasıyla başladı. İlk eserler bu kurumda sergilenirken, Halkevi’nin kapatılmasıyla birlikte eserler depolara kaldırıldı. 1973 yılında ilk müze memurluğu kuruldu, ancak 1977’de yeni müze binasına geçiş sağlansa da, Isparta Müzesi’nin asıl kimliği ancak 1985 yılında, inşaatın tamamlanmasıyla oluştu. O günden beri birçok onarım ve düzenleme geçiren müze, 2002 yılında son teşhir-tanzim çalışmalarını tamamlayarak ziyaretçilere kapılarını açtı.
Ancak, bu tarihsel ve kültürel mirasın korunmasına yönelik çabalar, son yıllarda ciddi bir darbe aldı. 10 yıl süren tadilat, bölgedeki müze eksikliğini daha da derinleştirirken, Ispartalı vatandaşlar için büyük bir kayıp yaşandı. Bugüne dek neden hala yeni bir yapı inşa edilmediği soruları gündemde.
Müzenin ön ve arka bahçelerinde sergilenen Pisidya Bölgesi mezar stelleri ve mimari parçalar, Isparta’nın tarihi zenginliğini temsil ediyor. Ancak, bu eserlerin korunması ve sergilenmesi için gerekli olan yeni müze binasının inşası konusunda atıl kalan adımlar, bölgedeki kültürel mirası tehlikeye atıyor.
Isparta, tarihi ve kültürel mirasıyla ön plana çıkarken, müzecilik alanındaki bu duraksama, yalnızca şehrin değil, Türkiye'nin kültürel hafızasına da büyük bir darbe vurmaktadır. Yerel yönetimlerin, kültürel mirası koruma ve sergileme sorumluluğunu üstlenmesi, Isparta Müzesi'nin yeniden hayat bulması için elzemdir. Şehir müzeleri, toplumların kimliğini şekillendiren önemli yapı taşlarıdır; bu bağlamda Isparta'nın kaybettiği zamanı geri kazanması için acil önlemler alınmalıdır.