Eğitim sistemimizin temel taşlarından biri olan okul öncesi öğretmenlerimiz, hem öğrencilerin hem de ailelerin ilk eğitim süreçlerini şekillendiren fedakâr bireylerdir. Ancak bu kutsal meslek, öğretmenlerimizin dinlenme haklarının göz ardı edilmesi, fiziksel koşulların yetersizliği ve görev tanımlarını aşan uygulamalarla zorlaşmaktadır. Bu yazı, 20’ye yakın okul öncesi öğretmen ve 4 psikolojik danışman ve rehber öğretmenin görüşleri alınarak hazırlanmıştır.
Okul öncesi öğretmenlerinin karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri, dinlenme aralarından mahrum bırakılmalarıdır. Minik öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak, eğitimi sürdürmek ve aynı zamanda güvenliklerinden sorumlu olmak, öğretmenlerin gün boyunca nefes almadan çalışmasına neden oluyor. Bu durum, sadece öğretmenlerin fiziksel ve psikolojik yıpranmasına değil, aynı zamanda eğitim kalitesinin düşmesine de yol açıyor. Dinlenemeyen bir öğretmenin, öğrencilerine en iyi şekilde hizmet vermesi mümkün değildir.
Bir diğer önemli mesele ise okul dışında gerçekleştirilen ev ziyaretleridir. Her ne kadar bu ziyaretler, aile-öğretmen iş birliğini artırmak amacıyla planlansa da, öğretmenler ve psikolojik danışman ve rehber öğretmenler, bu uygulamanın çeşitli riskler taşıdığı konusunda hemfikir. Ev ziyaretleri, öğretmenleri profesyonel sınırlarının dışına taşımakta ve özel hayatlarına müdahaleye kapı aralamaktadır. Ayrıca, bu ziyaretlerin güvenlik riskleri oluşturabileceği de göz ardı edilmemelidir.
Bunun yanında, sınıf mevcudu ve fiziksel koşulların yetersizliği de önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Kalabalık sınıflar, çocuklara bireysel ilgi gösterilmesini zorlaştırırken, oyun ve öğrenme materyallerinin eksikliği, eğitim kalitesini düşürmektedir. Öğretmenlerin, bu eksiklikleri kendi maddi kaynaklarından karşılaması ise kabul edilemez bir yüktür.
Ayrıca, mesleki saygının yeterince sağlanmaması ve ailelerden gelen aşırı talepler, öğretmenlerin motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Okul öncesi dönemi, eğitim hayatının temeli olduğu için bu alandaki öğretmenlerin çalışma koşulları öncelikli olarak iyileştirilmelidir. Bu sorunların çözümü için öğretmenlerin çalışma koşulları yeniden ele alınmalı ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Dinlenme hakkı, bir lüks değil, verimli bir eğitimin ön koşuludur. Aynı şekilde, ailelerle iş birliği, ev ziyaretleri yerine okulda düzenlenen etkinliklerle güçlendirilmelidir.
Eğitim Gücü Sen olarak, okul öncesi öğretmenlerimizin çalışma koşullarını iyileştirmek adına her platformda destek vermekteyiz. Özellikle şu sorunlara dikkat çekmekteyiz:
Okul öncesi kurumlarda yardımcı personel eksikliği, öğretmenlerin yükünü artırmaktadır. Çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanmasında öğretmenlere destek olacak personelin atanması elzemdir.
Öğretmenlerimiz, asli görevleri olan eğitimin yanı sıra aşırı evrak işleriyle de uğraşmak zorunda bırakılmaktadır. Bu yükün azaltılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Okul öncesi kurumlarının işleyişine dair mevzuat eksiklikleri, öğretmenlerin karşılaştığı sorunların temel sebeplerindendir. Sendikamız bünyesinde açılan davalarla bu eksikliklerin giderilmesi için mücadele vermekteyiz.
Genel Başkanımız Oğuz ÖZAT’ın ifade ettiği üzere, özel eğitim, sınıf ve okul öncesi öğretmenlerimize 5 yıla 1 yıl yıpranma hakkı verilmesi, Eğitim Gücü Sen olarak en güçlü taleplerimizdendir. Bu konuda atılacak her adıma desteğimiz tamdır.
Sendikamız bünyesinde oluşturulan Özel Eğitim ve Okul Öncesi Eğitim Öğretmenleri Kurulu, öğretmenlerimizin sesini daha güçlü duyurmak ve sorunlarına çözüm aramak için aktif olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Bu kurul, özel eğitim ve okul öncesi öğretmenlerimizin yaşadığı tüm sorunlara duyarlı bir şekilde yaklaşmakta ve çözüm odaklı adımlar atmaktadır.
Ezcümle ;
Okul öncesi öğretmenlerimizin daha iyi koşullarda çalışması, yalnızca onların refahını değil, geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımızın gelişimini de doğrudan etkileyecektir. Eğitim Gücü Sen olarak, öğretmenlerimizin mücadelesinde yanlarında olduğumuzu ve haklarını savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Sorunların farkında olmak, çözüm üretmek ve somut adımlar atmak hepimizin sorumluluğudur.
Unutulmamalıdır ki daha güçlü bir eğitim sistemi, güçlü öğretmenlerin omuzlarında yükselecektir.
Eğitim Gücü Sen